20140707

Tohumlarım

Ormanın derinliklerinde, kendi halinde bir elma ağacıydım ben. Meyvelerimi sadece beş aç yedi. Beşi de farklıydı.

İlki önce yere baktı, çürümemiş elma bulamayınca, dibimde oturup, dallarımdan olgun bir elma düşmesini bekledi. Bekledi. Bekledi. Keyfim gelip de tek elma düşürmeyince ben, yukarı, gözlerime baktı, "Canın sağolsun" dedi. Çürük elmalara baktı yine. Çakısını çıkardı. Yiyebileceği yerlerini özenle ayıkladı. Yedi. Çekirdeklerini, en kötü tohumlarımı çıkardı. Neşe içinde etrafıma gömdü. Kafasını gövdeme yasladı. Okşadı. Yetmedi, öptü. Yola düştü.

İkincisi de önce yere baktı. O da çürümemiş, olgun bir elma bulamadı ama, oturmadı. Beklemedi. Kafasını kaldırıp gözlerime baktı, "İzninle" dedi, ve erişebildiği elmalarımı dallarımdan kopardı. Pek de iyilerimi değil ama... Zaten kısa boylu bir adamdı. Yine de karnını doyurdu. En kolay tohumlarımı öylece, posalarıyla beraber, kaderlerine terk ederek, yerlere attı. Sonra, gitti.

Üçüncüsü yere bakmadı bile. Hemen boynuma sarıldı, zor da olsa tırmandı. Dallarımda gezinirken hoyratça, kimini kırdı, kiminin tepesinde kızıl gökyüzlü ufkun doyumsuz seyrine daldı. Az daha düşecekti, en güzel elmalarımın ve manzaranın verdikleri hazzın sarhoşluğuyla. Hiç konuşmadı. Gözlerime bakmadı. En nadide meyvelerimi kopardı, keyfini çıkardı, boynuma kadar geçirdiği tehlikenin etkisiyle dikkat ederek indi, sonra atladı. Gücünün yetiği, erişebildiği, yeyebildiği iyi tohumlarımı posalarıyla beraber yerlere attı, gitti.

Dördüncüsü koşarak geldi. Kafası hep yukarıdaydı. Değil elma aramak için, ayağı bir şeye takılır mı diye bakmak için bile asla eğmedi. Gözlerime bakmadı. Hemen gövdeme yaslanıp sallamaya başladı. Şefkatli değil, hırçındı dokunuşları. Patır patır düşen olgun elmalarımdan kimi kafasına denk geldi, kimi o görmeden yuvarlandı, gitti. Kimini dişledi, beğenmedi, attı. Kimini koklayıp, heybesine attı. En olgun tohumlarımı, hem posalı hem posasız halleriyle, etrafa gelişigüzel saçtı. Arkasına bile bakmadan, çekip gitti.

Sonuncusu haşindi. Kafasını kaldırıp bana değil, elmalarıma, sadece bir kez baktı. Baltasıyla gövdeme art arda, acımadan vurdu. Güçlü kollarıyla yaşlı bedenimi iki dakika geçmeden yere, ayaklarının altına serdi. Zevkine uygun elmalarımdan almak için dallarımın arasında gezinirken, üstlerine bastı. İstemeden de olsa kusursuz tohumlarımı, iyi-kötü bütün elmalarımı ve iyi-kötü tohumlarımı ve beni, güzel bedenimi yanlarına besin diye ekleyerek, toprağa ekti. Artık etrafta kökü toprağın derinlerine kadar inen, yüksek miktarda besin toplayan koca rakipleri, ben de olmayacaktım. Bir can aldı, bin can ekti. Ben bittim.

Varoluş yok ediştir.

Öldürmek can vermektir.

En mavi mavi kızıl, en kızıl kızıl mavidir.

Nefret sevginin kızışmışı, sevgi nefretin soğumuşudur.

20140114